İzlanda
Herkese merhaba! Bu yazıda, İzlanda'daki unutulmaz gezimizin ayrıntılarını sizlerle paylaşacağım.
Gezimizin ana hatlarını, araç kiralama, yeme-içme seçenekleri ve günlük hava durumu gibi detayları aşağıdaki başlıklarda bulabilirsiniz.
Her günün detaylı programını ise günlere özel başlıklar altında inceleyebilirsiniz.
İzlanda gezimiz 18-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, toplam 9 gün süren bir macerayı kapsıyordu ve bu seyahati üç kişi olarak gerçekleştirdik. Gezi boyunca, Emre her günü özetleyen videolar hazırladı. İlk günün videosunun linkini buraya bırakıyorum; diğer günlerin videolarını da aynı profil altında kolaylıkla bulabilirsiniz.
Araç bilgileri
Tüm yol boyunca kiraladığımız araç ile seyahat ettik. Her ne kadar bahar başlangıcı olsa da yollarda sorun yaşamamak için Suzuki Vitara kiraladık. Araç kiralama işlemini Lotus Rent üzerinden internetten ön ödemeli 142,571 ISK (956 Euro) tutarında yaptık. Araç kiralama ile ilgili yaşadığımız garip durum şu oldu: Araç kiralama şirketleri sizi gelip havalimanından alıp kendi ofislerine götürüyorlar, ancak ofislerini 02:00 - 04:00 arası kapatıyorlar. Bizim uçuş da yarım saat kadar rötar yapınca 01:50'de havalimanındaydık. Ben valizleri beklerken eşim aracı almak için firma yetkilisini aradı. Çok şükür geldiler ve valizimiz hızlı gelince ben de onlara yetişmiş oldum; yoksa 04:00'e kadar havalimanında beklemek çok tatsız olacaktı. 10 gün boyunca toplam 2500 km gittik ve adanın çevresini dolaştık. 18,000 ISK'lık bir benzin masrafımız oldu. Benzini hep kendiniz dolduruyorsunuz, ama genelde benzin alışverişimiz sırasında istasyonlarında görevli olan yerleri tercih ettik. Aşağıdaki gidilmiş tüm noktaları ve daha fazlasının işaretlenmiş olduğu google maps linkini de buraya bırakıyorum.
Otel bilgileri
Tatillerde konaklama seçimlerimiz genelde mümkün olduğu kadar fiyat-performans açısından uygun olan yerler olur. Merkeze yakınlık ve temizlik noktasında makul seviyelerde olan otel/apartlar arasında uygun fiyatlıları seçeriz. İzlanda'da aracımız olduğu için konum filtresi zaten ortadan kalkıyordu. Detaylarda da yazacağım gibi, uçsuz bucaksız boşluk içinde oteliniz o ortamdaki tek yerleşim yeri olduğundan konum detayı çok anlamsız kalıyor 😄. İzlanda'da kaldığımız yerlerin gün gün karşılığı aşağıdaki tabloda (İlk gece 2 kişilik kalanlar 3 kişilik konaklama bedelleri ile) yer alıyor. Bu otellerin bazıları ortak banyo ve tuvaletliydi, ama genel yorumumuz gerçekten ülke olarak temizlik konusunda bir şeyleri aşmışlar gibiydi. Yattığımız yatak, çarşaf ve yastık kılıfları her zaman tertemizdi ve zaten bu durum tatillerde otellerden en temel beklentimiz oluyor. Günlük kişi başı yaklaşık 47 Euroluk bir konaklama bedelimiz oldu. İki yerde kahvaltı dahildi, diğer çoğu konaklamamızda mutfak vardı ya da en azından su kaynatıp termoslarımıza sıcak su alabildik. Detayları gün gün vereceğim. Konaklamaya ilişkin tek söyleyeceğim detay şu: biz bir tek 4.gece kaldığımız Puffin Hosteli hiç beğenmedik, oda aşırı dardı, bunun dışında kaldığımız her yerden memnun kaldık.
- 1.gece - Blue Viking Guesthouse - Link
- 2.gece - Hotel Laxnes - Link
- 3.gece - Skyggnir Bed And Breakfast - Link
- 4.gece - Puffin Hostel Vík - Link
- 5.gece - Höfn Inn Guesthouse - Link
- 6.gece - Ormurinn Guesthouse - Link
- 7.gece - Guesthouse Stöng and Cottages - Link
- 8.gece - K16 Apartments - Link
- 9.gece - Kirkjufell Guesthouse and Apartments - Link
- 10.gece - Blue Viking Guesthouse - Link
Yeme, içme ve restaurant
Merkezi yerler dışında (Reykjavik, Húsavík, Akureyri) öyle "şu restorana mı otursam buna mı otursam" gibi bir seçenek yok. Restoran bulursak ya da açık olacak bir saatte oraya gidebiliyorsak şükredilmesi gereken bir durumdu. Biz sabah erkenden yollara düşemediğimiz için, bir de havanın da kararmaması sebebiyle o gece kalacağımız otellere varmamız 10-11’i buluyordu ve yol boyunca da genelde restoran gibi seçenekler mevcut olmadığından, gün içinde termoslardaki sıcak sular ile hazır çorba, hazır makarna, kendi hazırladığımız sandviçlerle doyuyor, akşamları da mutfak mevcutsa eldeki ürünlerle yemek hazırlıyorduk. Tatil süresince "karbonhidrata doyup makarna kafa olduk" desem yalan söylemiş olmam. Son iki güne kadar da genel olarak hava sıcaklıkları düşük olduğu için bagajdaki ürünlerimizin bozulma durumu olmadı.
Peki nerelerden alışveriş yaptık? Gitmeden her yerde önerilen Bonus marketlerini görmüştük ama bizim şansımıza gittiğimiz gün ve sonrasındaki üç gün bir tatil olduğu için o marketler kapalıydı. Başka yerlerden alışveriş yaptık, sonra da yol boyunca denk gelen bulabildiğimiz büyük yerlerde alışverişlerimizi yaptık. Ücretler gerçekten biraz göz korkutucuydu; iki poşet eşyanın 100 Euro tutması her seferinde hepimizi şok etti.
Genel Gün İçi Saat Akışı, Güneşin ve İklimin Durumu
Güneşin batışı gece 12 ve doğuş zamanı 3-4 civarında olsa da genel olarak zifiri karanlık bir dönem hiç olmadı. Bu sebeple saat 11'de bile gezerken sanki öğleden sonra 4-5 sularında geziyormuş gibi bir hissiyatla gezdik. Gece 11 olsa da yorgunluk bastırma hissiyatı olmadan gezebildik ve perdeleri kapattığımızda uykuya dalma problemi yaşamadık. Bir iki otelde perdeler iyi değildi, onlarda da saat 4 olmasına rağmen havanın aydınlığı bazen huzursuz uykulara sebebiyet verdi ama Allah'tan çoğu otelde karartma perde olduğundan hiç sorun yaşamadık.
Biz genel olarak otelden çıkışlarımızı 10 ile 11 arasında yapabildik; ve hep otelden ayrılan son araba oluyorduk. Akşam ise 10:00-11:00 arasında otele varıp yemeği yiyip yatıyorduk ve otoparktan anlaşılıyordu ki son gelenler de bizdik. Tüm otellerimizde anahtarları keybox üzerinden teslim aldık, o açıdan checkinn saatlerini düşünmemize hiç gerek kalmadı.
İlk gün Reykjavik'te insanlar azıcık güneş gördüğü için kısa kollularla oturduğunda şok geçirmiştik ama bilmiyorduk ki 8. günümüzde Akureyri sokaklarında güneşi gören bizler de kısa kolluyla gezebilecektik, bize de başka turistler şaşkınlıkla bakacaklardı.
Biz en kötü hava koşulunu tatilin 2. gününde yaşadık. Günün başında hafif başlayan yağmur sonrasında hiç durmadı ve sürekli gezdiğimiz bölgelerde araca binip inerken yağmurluk giyip çıkarma krizleri yaşadık. Günün sonunda da İzlanda'nın o rüzgarıyla tanıştık. Onun dışındaki günlerde hava bazen güneşli bazen bulutlu bir şekilde devam etti. Ara ara yağmur yağdı ama hiç sorun yaşatmadı. Son iki gün ise en sıcak günlerdi, Hava koşullarına göre giyimim şu şekildeydi (not: ben genel olarak üşüyen biriyim) bir tişört, iki polar ve yağmurlukla gezdim. Ayakkabı olarak kesinlikle hiking ayakkabısı tercih edilmeli, yürüyüşlerde çok iyi oluyor. Şelale ve yağmur durumları düşünüldüğünde pantolon yağmurluk almıştık ve bizim çok işimize yaradı, kesinlikle tavsiye ederim.
1.Gün - 18 Mayıs 2024
Gece 01:50'de Keflavik Havalimanı'na indik. 02:00-04:00 arası araç kiralama firmaları kapalı olduğundan hemen firmayı arayıp "biz indik, bekleyin, kapatmayın" dedik 😄. Ben valiz başında bekledim, Hakan(eşim) firmanın kendisini alması için dışarı çıktı. O, aracı alıp sonrasında beni havalimanından alır diye planlamıştık ama valiz erkenden gelince ben de onlara katıldım. İzlanda, tabii ki soğuktu. Barcelona'nın bahar havasından sonra gece 2'deki soğuk anlık olarak vurdu. Aracı Lotus Rent Car üzerinden full sigorta ile aldığımızdan araç Wi-Fi hizmeti bedavaya gelmişti, kendi hatlarımız da çektiğinden (Barcelona’da kullandığımız hatlar) sorun yaşamadık. Aracı teslim alıp havalimanın yakınındaki Blue Viking Guesthouse'a geçtik. Temassız keybox sistemiyle odamıza geçip yattık. Burası ortak banyo tuvaletliydi ancak her şey temiz ve düzenliydi. Sabah uyanıp 3. kişi olan Emre'yi havalimanından aldık ve geziye başlamış olduk. Çok müze gezen tipler olmadığımızdan müzeleri es geçtik. Bloglarda müzeler hakkında birkaç bir şey okumuştuk ve ara ara renksiz binalarda "art museum" yazıları gördük ama detayları hakkında çok fikrim yok açıkçası 🤭.
Keflavik bölgesinde dev mağarası gibi bir şey vardı. Bedava girip gezebiliyorsunuz, bir oyuk içine (çok küçük gezi alanı 3 dk bile değil) yerleştirilmiş dev heykeli, kocaman ayakkabılar, diş fırçası, yatak ve sandalye ile komik fotolar çektik. Ardından da Reykjavik'e doğru yola koyulduk.
Öğlen yemeğini local Icelandic Street Food'ta yedik. Burada kase şeklinde yaptıkları ekmeklerin içinde kuzu ve domates çorbası içtik. Fiyatları kase başına 3000 ISK idi (bitirdikçe bedava şekilde yeniden doldurabiliyorsunuz ve bedava waffle hizmeti de vardı). Gerçekten tüm İzlanda'da çorba fiyatlarının dengesizliği beni her yerde şaşkınlığa sürükledi 😄
İlk etkinliğimiz balina izleme turuydu. Bu konu hakkında şunu diyebilirim: Turlar, balina göremezseniz ikinci kez gelme hakkı sunduğundan belki göremeyiz diye buradan tur aldık ama aslında herkes Húsavík'te balina gözlem turu yapılması gerektiğini söylüyordu. Reykjavik kalkışlı 3 saat, kişi başı 83 Euro Rose Yacht turunu İzlanda'ya gitmeden önce internet üzerinden almıştık. Büyük teknelerden birindeydik. Sadece oturmalı sürat teknesiyle olan turlar da var; hatta aklım onlarda kaldı tekneye binerken 😄 ama aşırı soğuktu ve bu büyük teknede giderken bile gidiş hızıyla beraber açık kalan her yerimiz dondu ve kamaralara saklandık. O sürat teknesinde kendimi hayal edemedim. Bu balina gözleminde hayaller çok başkaydı ama gezinin sonunda elimizdekiler beyaz yunuslar (white beaked dolphin) ve birkaç minik balina sırtı (minke whale) oldu. Beklentiler, sudan havalara zıplayan balina görmekti ama olmadı. Bu arada şu detayı aktarayım: Balinaların konumunu anlayabilmek için deniz üstündeki büyük kuş gruplarını bulmaya çalışıyorlar çünkü balinanın yediği balıklardan arta kalanları yiyebilmek için kuşlar balinaların etrafında takılıyorlarmış ve gerçekten de bizim gördüğümüz tüm balinalar o kuş gruplarının arasından çıktı.
Gezi sonrasında ilk noktamız Hallgrímskirkja oldu. Gerçekten ülke gezisi boyunca emin olduğumuz bir durumun ilk örneğini bu kilise ile görüyorduk ama sonrasında anlayacaktık. Cidden İzlanda'nın kiliseleri aşırı farklı bir mimariye sahip.
Sonrasında merkezdeki sokakları ve hediyelik eşya dükkanlarını gezdik. Fiyatlara bakıp "hımm güzelmiş aslında alsan alırsın da gerek yok" deyip kendimizi avutup uzaklaştık. Gördüğüm en cix hediyelik eşya dükkanlarıydı ve hepsi de birbiriyle yarışıyordu gerçekten. Sonrasında merkezde yer alan Dirty & Ribs restoranında hamburger yedik. Lezzetliydi ve tanesine 2500 ISK verdik. Yemeği yerken hafif güneş vardı ama hava bizim için aşırı soğuktu. Utanmasam eldiven giyecektim ama etrafımızdaki herkes dışarda kısa kollularla, şortlarla oturuyorlardı. "Bunlar kesin cinli" derken bilmiyordum ki 5-6 gün sonra İzlanda havasına adapte olmuş bizler de güneşi görünce kısa kollu ile takılabileceğimizi.
Ardından market alışverişi için herkes tarafından fiyat-performans açısından övülen Bonus marketini aramaya başladık. Ancak resmi tatil sebebiyle 3 gün kapalı olacağından daha küçük başka bir marketten alışveriş yapmak durumunda kaldık ve 2 poşet için Barcelona'da belki 30 Euro vereceğimiz malzemelere 115 Euro verince İzlanda yine pahalılık kartını yüzümüze tokat gibi çarpmış oldu 😢.
Ve günü bitirmek için merkeze 15-20 km uzaklıktaki Hotel Laxnes'e geçtik.
2.Gün - 19 Mayıs 2024
Hotel Laxnes'ten saat 10:40'ta Thingvellir Milli Parkı'na doğru yola çıktık. Bugün, düne göre oldukça yağmurluydu. "Hadi hayırlısı" diyerek başladık yola. Zaten gün sonunda yağmur tarafından dayak yemiş gibiydik.
Biz P1 park alanına park edip araba için 1000 ISK ödedik ve başka herhangi bir ücret ödemedik. Thingvellir içindeki tüm noktalar yönlendirmelerle gösterilmişti. Seçili noktaları gezdik ve bazı yerler aşırı rüzgarlıydı, donduğum için cidden hayatı sorguladım 😂.
Silfra içerisinde dalış/snorkelling imkanı vardı, ancak o kadar soğuktu ki wetsuit dışında açıkta kalan bölgelerin üşüme derecesini hayal dahi edemedim. Ama bir daha gelsem denemek isterim sanırım.
Daha sonrasında Bruarfoss'a geçtik. Fotoğraflarda muhteşem bir maviliği vardı, aynısını gözümüzle de gördük ki hatta fotoğraflardan daha da harikaydı. Bu arada yağmur hız kesmeden güçlü bir şekilde devam ediyordu. Islak yağmurluklarla arabadan in bin, hazırlıkları yap, biraz zorladı gerçekten.
Diğer noktamız, 3 önemli gezi noktasını içinde barındıran sıcak su patlama yeri Strokkur Geysirdi. Geysir Center diye yeme içme ve hediyelik eşya dükkanı olan büyük bir bina vardı (o an GS-FB maçı olduğu için bir süreliğine burada maç molası verildi).
Ayrıca arka taraflarda restoran da gördük. Yolun karşısına geçtiğinizde geysirların olduğu yere geçmiş oluyorsunuz. Bir çalışma sebebiyle üst taraftaki 3. bölgeye gidemedik ancak Strokkur'da her 7 dakikada bir olan o sıcak su patlamasını izledik. Gerçekten o soğuk havada, yağmurun altında suyun kaynayışı ve patlamadan önceki o muhteşem mavi renkli su kubbesi ve ardından büyük sıçrayış cidden görülmesi gereken bir şeydi (O köpürmesi anlayamazsınız videosuna döndü burası 😄). Biz en az 7-8 kere izledik 😂. Büyük Geysir da patlar mı diye başka bir ekiple beraber bekledik baya, ancak sonra araştırdık ki son patlaması 2016'da gerçekleşmiş. O sebeple iyi ki bakmışız da beklememişiz bir saat falan. Bu sırada yağmur yine acımasızca devam ediyordu.
Bugünün son durağı Gullfoss'tu. Burası bizi çok güçlü bir rüzgarla karşıladı. Çok görkemli bir şelaleydi. Normalde güneşli havada gökkuşağı görebiliyormuşuz ama o yağmurda ve rüzgarda suyun gücünü görmek çok farklı hissettirdi. İnsanda garip hisler yaşatmaya devam ediyor İzlanda.
Bugünün sonunu Secret Lagoon'da bitirmeyi planlıyorduk. Blue Lagoon'un ucuz versiyonunda sıcak suda rahatlayacaktık, ancak 4 gün boyunca kapalı gözüktüğünden planlarımız yalan oldu. Biz de otelimize doğru yola koyulduk.
Bu gece, hiçliğin ortasında, yine kendinizi çok özgür hissettiğiniz Skyggnir Bed and Breakfast'ta kalacağız. Bir ev guesthouse şeklinde çevrilmiş, 3-4 tane oda var. Mutfağı istediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz. Yanımızda hazır makarna ve çorba getirmiştik ancak önceden hazırlığımız olsa makarna falan yapabilirmişiz. O durum bizi üzdü, sizin aklınızda bulunsun. Bundan sonraki kalışlarımız için daha hazırlıklı olacağız.
3.Gün - 20 Mayıs 2024
Skyggnir Bed and Breakfast'ta kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıktık. Kahvaltıda tost ve granola yedik; kahvaltılık ürünler buzdolabındaydı ve otel tarafından sağlanmıştı, istediğimiz gibi yiyebiliyorduk.
İlk olarak Kerið Krateri'ne gittik. Giriş ücreti kişi başı 500 ISK idi. Suyun rengi ve etrafındaki toprağın dokusu, rengi yine alışılmışın dışındaydı.
Sonrasında bir saatlik yolculuğun ardından güney İzlanda rotasına başladık. İlk durağımız Seljalandsfoss oldu. Alt ve üst yağmurluklarımızı hazırladık çünkü şelalenin arkasından yürüyebiliyorsunuz, bu oldukça cool bir deneyim. Seljalandsfoss'un hemen yanında Gljúfrabúi var; yukarıdan üstüne dökülen sularla keyifleniyorsunuz (direk suyun altına girip ıslanmıyorsunuz, ancak yağmurluksuz gitmek akıl işi değil çok fazla sıçrayan su durumu mevcut).
Burada şelaleye karşı noodle keyfi yaptık. Sıcak su eksiğimiz vardı, orada yer alan bir dükkandan ücret karşılığında sıcak su aldık. Bu şekilde karın doyurma işlemleri hayat kurtardı, gerçekten ekonomik oldu.
Sonraki durağımız Skógafoss'tu. Burası da muhteşem; kocaman bir su kütlesi çok güçlü biçimde akıyor. Yine alt ve üst yağmurluklarım sayesinde dibine kadar girebildim. Suyun dökülmeye başladığı kısma merdivenle çıkılabiliyor, ve ilerisinde yürüyüş rotası da vardı ama saatler ilerliyordu. Biz bir an önce Vík'e ulaşıp saat 9'dan önce alışveriş yapmak istiyorduk. O sebeple yalnızca belli bir yere kadar gidip manzaranın keyfini çıkardık.
Oradan ayrılırken harita üzerinde gördüğümüz 2 dakika uzaklıktaki Kvernufoss'a da bakalım dedik, iyi ki demişiz. Sanırım şu ana kadar gördüğüm şelaleler arasında en çok beğendiğim buydu çünkü çevrenin rengi ve şekilleri muhteşem bir görüntü yaratıyordu. Bayıldım gerçekten.
Sonrasında uçak enkazına gitsek mi diye konuştuk ancak bütün yorumlar, yürüyerek 50 dakika git 50 dakika gel için yolun sıkıcı olduğunu ve enkazın buna değmediğini belirtiyordu, bu yüzden vazgeçtik. Sonrasında gideceğimiz üç nokta daha vardı ama önce Vík'e gidip alışveriş yaptık. Yaparken de artık yorgunluk ve açlık vurmaya başladı. O sebeple Vík Puffin Hostelimize geçtik ve hazır pizza yaptık. Kalan kısımlara yarın devam edeceğiz.
Hostel şimdiye kadar kaldıklarımız arasındaki en kötüsüydü. Oda aşırı dar, biraz merkezi bir yer olduğu için en uygun yerlerden biriydi sanırım. Neyse, direneceğiz.
4.Gün - 21 Mayıs 2024
Vik Puffin Hostel'den çıktık yollara, bir şekilde otele son giren ve son çıkan olmayı başarıyoruz.
Çıkmadan önce granola kahvaltımızı yapıyoruz, havuç suyu almıştık. Aşırı keyiflenerek, çok inanmıştım tatlı tatlı havuç suyu içeceğime. Beypazarı havuç suyu nerde, İzlanda havuç suyu nerde... Turşumsu bir tat, asla içemedim, attım. Bilginize, eğer görüp gaza gelirseniz aklınızda bulunsun.
İlk noktamız Dyrhólaey Viewpoint. Oralarda manzara eşliğinde bayağı bir yürüyoruz. Ardından Reynisfjara Black Beach'e geçtik arabayla, yine çay kahve ile sandviç yeme işlemlerimizi tamamladık. Hava güneşli ve tatlı. Burası ile ilgili insanların bir anda dalgaya kapılıp denize doğru çekildikleri ve dönemediği videolar izlemiştik. Bunu doğrulayan şekilde, "sneaker waves" tehlikesi sebebiyle çok deniz hattına yaklaşılmaması gerektiği uyarı yazıları da mevcuttu etrafta.
Oranın ardından Mögáfoss'a gittik. Yanında Fjarðarárgljúfur Viewpoint noktası mevcut. Kanyon ve etrafın manzarası çok güzeldi, ancak tabii fotoğraflardaki kadar yeşil değildi maalesef. Eminim bir aya burası daha da muhteşem bir görüntüye sahip olur.
Yol hattımızda sürekli şelaleler var ama hepsi için durmuyoruz. Bazılarını yolda ilerlerken bile görmek mümkün, sürekli olarak bir şelale manzarasıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Sonraki durak Svartifoss. Burası hafif dik bir patika yol ile park yerinden 45 dakikalık bir yürüyüş mesafesine sahip. Bence görülmeye değer. Hexagonal bazalt sütunlarının üzerinden akan bir şelale diye tanımlayabilirim kendisini.
Ardından Svinafellsjokull Glacier'a gittik. Manzaraya ulaşmak için 20 dakikalık bir yürüyüş yapmak gerekiyor. Sanıyorum normalde burada erime başlamadan önce yürüyüş rotaları ile hike yapılabiliyor, çünkü bazı açıklama tabelaları konmuştu etrafa. Kısa bir not: İzlanda'nın güneyindeyiz ve artık mayıs ayı ile beraber aslında buz mağaraları ve buzul bölgeler erimeye başlıyor. Zaten normalde buz mağarasına giriş etkinlikleri varken bu tarihte artık yavaş yavaş mağaralara girişler yasak hale geliyor.
Yani burası güzeldi ancak bundan sonraki göreceğim yerlerin güzelliğini bana o an biri gösterseydi burası için zaman harcamazdım sanırım. Çünkü burada gördüğümüz manzara, çamurlu bir erimiş buz gölü. Arkada devasa yine üstü toprak çamur olmuş buz kütlesi ve bazı minik bölgelerde o tatlı güzel buz mavisi rengi. Manzara kesinlikle etkileyiciydi çünkü buz kütlesinin büyüklüğü ve yayıldığı bölge insanı çok etkiliyor.
Sonraki durak Fjallsárlón. Buraya bayıldım. Gördüğümüz manzara, güneşin konumuyla beraber beni büyüledi. Ama şu bir gerçek ki burası eriyen buz gölü içerisinde yavaş yavaş erimeye devam eden buz kütlelerinin olduğu bir göl manzarası ve sanıyorum her günün manzarası farklı. Takvime göre gördüğünüz manzaranın sizi etkileme derecesi değişecektir ancak ben gördüğüm bu manzaralara bayıldım gerçekten. Normalde burada iceberg boat turları da var ama biz her zaman tura geç saatlerde devam ettiğimiz için saat 20:00 olduğundan etrafta bizim dışımızda sadece 1-2 insan vardı. Ve bütün tesis ve bot turu kısımları kapalıydı.
Sonraki ve son durak Jökulsárlón Glacier. Burası aslında Fjallsárlón'un daha büyüğü şeklinde tanımlanabilir. Buradaki bu gölet denize bağlanıyor ve bu bağlandığı kısımdaki sahile de Diamond Beach deniyor. Çünkü eriyen buz ile taşınan bazı buz kütleleri bu sahile yayılmış durumda ve cidden çok güzel bir manzara oluşturuyor.
Bugünkü geziyi tamamlıyoruz ve otelimiz Höfn Inn Guesthouse'a gidiyoruz. Önceden verilmiş şifremizle odamıza giriyoruz. Her zamanki gibi otopark araba kaynıyor yani son gelen ekip olduğumuza emin oluyoruz. 23:30'da hazır makarna-çorba klasiği yemeğimizle günü sonlandırıp uykuya geçiyoruz.
Kısa bir bilgi: Bugünü İzlanda'daki en güzel gezi günüm seçiyorum. 😊
5.Gün - 22 Mayıs 2024
Höff Inn Guesthouse'dan çıktık, bugün yollardayız kuzeye doğru sürüyoruz, yolda aşırı güzel manzaralar var, sürekli farklı bir evrenin simülasyonunda gibiyiz.
Aslında rotada birçok yer var, ama akşam Vök Baths'e gideceğimiz için ona göre planlama yapmak gerekiyordu. O sebeple Stuðlagil (East side parking) gitmeye karar verdik. Kanyon çok güzel bazalt altıgen şekillerle dolu. Buradaki önemli detay şuydu: main entrance kısmı kanyonun karşı tarafı ve merdivenlerle indiğin bir spottan kanyonu görüyorsun ancak baktığı nokta biraz kör. Onun yerine bu söylediğim yerden bir 30 dk yürüdüğünüzde kanyonun içinde güzel bir noktadan seyretme imkanı oluyor. Normalde internette suyun rengi daha da güzeldi ama bizim gittiğimizde tam o şekilde değildi maalesef.
Günün çoğu yol ve kanyonda geçtiği için burada bir çay içip koşturarak dönüşe geçiyoruz, yeni hedef Vök Baths.
Vök Baths kişi başı 6900 ISK'ydi, size birer tane bileklik veriyorlar. Bu bileklik ile mekana giriş çıkış, içeride ödeme, dolapları kilitleme işlemleri yapılabiliyor. İçeride bir bileklik başına 3 alkollü içecek hakkınız var (ücreti karşılığında) 😂. Full body duş aldıktan sonra dışarıya çıkıyoruz. 3 farklı sıcaklıkta havuz var. Ve bu yapının dibinde de Mayıs ayında 10 derece olan bir göl. Her havuzda zaman geçirdik ve elbette göle de girdik. Ben gölde toplamda herhalde 7-8 saniye kalmışımdır 😂. Daha fazlasına vücut dayanmadı. Tesis 22:00'da kapanıyor, 21:45'te de havuzlardan çıkış yapmış olmanızı istiyorlar. Ve en son tesis çıkışında bedava çay içebileceğiniz bir nokta yer alıyor.
Pamuk gibi olduktan sonra otele doğru yol alıyoruz, bugün Ormurinn Guesthouse'da kalacağız, 5 dk uzaklıkta yalnızca Vök Bath'ten. Artık biraz açlık vurmaya başlıyor. Burada mutfak olduğunu bildiğimizden ona göre hazırlanmıştık, bezelye, makarna ve ton balığıyla karnımızı doyurduktan sonra uykuya dalmak çok kolay oluyor ve günü bitiriyoruz.
6.Gün - 23 Mayıs 2024
Ormurinn Guesthouse'dan çıktık. Dün gece otelde bir çiftle tanıştık, fotoğrafçılık yapıyorlarmış ve 1 saat uzaklıkta bir yerde puffinlerin olduğu bir spot (gitmek isterseniz: buyrunuz Google Maps konumu) önerdiler. Buraya gideceğiz diyerek gaza gelmiştik ancak sabah zor uyandık ve odadan da anca çıkınca oraya gidip gelmek minumum 2 saat olacaktı. Bu sebeple vazgeçtik 😢. Başka zamana diyoruz. (Not: İlerleyen günlerde başka bir noktada daha puffinleri görebileceğimiz bir nokta var, bilginize.) Yollara düşüyoruz. Dettifoss ilk durak, bakalım bugün neler bekliyor göreceğiz.
Dettifoss için park alanına vardıktan sonra hala etraf karlı olduğu için karlı patikada 1.1 km yürüyüp o muhteşem şelaleye ulaştık. Bu şelale Avrupa'nın en güçlü şelalesiymiş, gerçekten muazzamdı. Bazı izleme rotaları hala yaz sezonu başlamadığı için kapalıydı, Haziran'la beraber açacaklarmış. Sonrasında park yerinden 600 m uzaktaki Selfoss şelalesine gittik. Orası da güzeldi, ama bazen her yerde sürekli şelale gördüğümüzden normalde aklımızın uçacağı şelaleler, manzaralar çok da etkilememeye başlıyor bizleri. Buradaki banklarda bir sandviç molası verdik. Genelde günlerimiz öğlenleri abur cubur ve sandviç, akşamları da hazır makarna ve ton balığı ile geçiyor 😂. Makarna kafa olduk.
Oradan çıkıp Viti kraterini görmeye gittik. Normalde Şubat'ta, Mart'ta kar doluymuş ve Mayıs ayında, güneydeki görüntülerin etkisiyle biz de kar ya da buz görmeyiz gibi geliyordu amaaa biz şok: Krater hala buzla/karla kaplıydı. Sanıyorum daha bir iki haftası var, eriyip kendi haline gelebilmesi için. O yol boyunca jeotermal santraller gördük ve küçük renkli domelar şeklindeydi, alıştığımız manzaraların dışındaydı.
Buradan sonra herkesin Mars gibi diye bahsettiği o leş kokulu Hverir'e geldik. Burada 1200 ISK park ücreti ödedik, bayadır park ücreti karşımıza çıkmıyordu 🤑. Çamurun bile kaynadığı, her yerden dumanlar çıkan çok farklı bir ortam ve aşırı kötü kokuyor. Bir süre gezdikten sonra bir tık kötü etkilendik sanıyorum; başımız ağrıdı ve ayrıldık oradan.
Sonrasında da Goðafoss şelalesine gittik. Burası da yine güzeldi ancak önceki şelaleler ve etrafındaki güzellikler düşünülünce beni o kadar etkilemedi ve sanırım biraz da yorgunduk. O sebeple otele varalım dedik. İlk defa önceki günlere göre erken vardık, sanıyorum 19:30'da oteldeydik. Otelin ismi Stöng Guesthouse ve ilk defa restoranı olan bir yerdi. Ancak balık fiyatı kişi başı 4650 ISK olduğundan eldeki stoklarla beslenelim kararı kıldık ekipçe. Odada tuvalet, banyo yok ama genel imkanlar baya güzeldi. Yine hazır çorba, makarna ve ton balığımızı yedikten sonra bedava hot tub imkanımız vardı. Orayı değerlendirdik ve yağmur altında soğuk havada sıcak havuzumuzda yine pamuk gibi olduk. Günü bu şekilde yarın bakalım bizi neler bekliyor diyerek kapattık.
7.Gün - 24 Mayıs 2024
Stöng Guesthouse'da dolu dolu açık büfe kahvaltımızı yaptık, sonra yollara düştük Husavik'e doğru. Merkez küçüktü, biraz gezindik, hediyelik eşya dükkanlarına girdik. Her gördüğümüz Icewear ve North 66 marka dükkanlara girip fiyat olarak alamayacağımız ürünlere baktık, beğenip beğenip dertlendik. Bunu sanırım istisnasız her yerde yaptık 😅. Sonrasında balina izleme turu konusunda kararsızdık ancak 90-130 euro arasında değişen ücretleri ve Reykjavik’teki gördüğümüz gibi az görme ihtimalimiz sebebiyle vazgeçtik. Ardından da puffin görme noktası olarak işaretlenmiş bir spota doğru ilerledik. Ve gerçekten bir sürü puffin yamaçta takılıyordu. Herhangi bir turda da bu kadar yaklaşacağımızı düşündüğümüz için bu kararımızın ne kadar doğru olduğunu anladık ve çok mutlu olduk. Sonrasında yamaç kenarında biraz yürümeye başladık ve o da ne? Bir balina! Ardından toplamda belki de 5-6 balina aktivitesi görmemizin heyecanını anlatamam. Sonrasında baya bekledik, çay içip abur cubur yiyerek biraz daha gözlem yaptık ama başka balina göremedik. Bu sebeple o an yakaladığımız ve gördüğümüz balinanın aşırı nadir bir şey olduğunu anlayıp şanslı hissettik. Balina turunda da bundan daha fazlasını görmeyecektik, o sebeple bölgeden mutlulukla ayrıldık.
Açlık biraz ağır gelmeye başlamıştı ve sonrasında Myvatn Natural Baths'e girecektik ve sıcak suyumuz da kalmadığından bu sefer bir restaurantta yemeye karar verdik. Hiçliğin ortasındaki Veggur Restaurant'a gittik, fish and chips (3300 ISK) ve hamburger (2500 ISK) yedik. Mükemmel değildi ama uzun zamandır makarnanın ardından patates kızartması yemek çok iyi geldi 😅.
Ardından Asbyrgi Kanyonu'na şans verip yürüyüş yapacaktık ancak saat ilerliyordu ve biraz yorgunduk. O sebeple direkt Myvatn Natural Baths'e gitmeye karar verdik. Öncelikle tesis imkanları hakkında bilgi vereyim. Vök Baths o kadar güzel ve havalıydı ki burası aşırı kötü geldi. Giyinme kabini yok, dolaplar çok yetersiz, hiç hoşumuza gitmedi. Ki bu sebeple zaten ortamı yenilediklerini yazan billboardlar asmışlar, yeni yapı 2025'te sonlanacak şekilde duyuru koymuşlar etrafa.
Gelelim suya: buranın havuzları Vök Baths’e göre daha büyüktü ve su masmavi. Blue Lagoon ile yarıştırdıkları yer burasıydı ve fiyat olarak 6900 ISK idi ki sanırım fiyatı ki Blue Lagoon'un yarısı. Su güzeldi, yalnızca Hverir'e olan yakınlığımız sebebiyle sudaki ağır koku burada da vardı. Buradan ayrılıp bir saat uzaklıktaki Akureyri'deki K16Apartments otele doğru yola koyulduk. Yeni otelimiz bir apart otel gibiydi, içinde mutfağı, banyosu, çamaşır makinesi, kurutma makinesiyle diğer yerlere göre bir üst seviyedeydi. Ancak market alışverişimiz hazır olmadığından yine hazır çorba ve makarnaya vurduk 😂 ve mayışma, yatış.
8.Gün - 25 Mayıs 2024
Sabah yorgunluktan zorla uyandık, hızlıca eldeki kalanlarla tostumsu sandviç hazırladıktan sonra Akureyri sokaklarına attık kendimizi. Burası şu ana kadar Reykjavik de dahil en yoğun ve kalabalık yer gibiydi. Bir sürü dükkan ve kafe yer alıyordu, gezinip bir şeyler aldık. İzlanda'da kısa kollularla takılıp kendimizle övündük 😂 İlk gün vs. bugün. İklime, hava sıcaklığına karşı tepkilerimiz çok farklı artık. Bir kafede ice latte içtik, Amerikalı yan masa komşularımızla boş muhabbet yaptık. Ve akşam için yine makarna ve salça alıp yola koyulduk.
Yolumuzun üstünde olmasa da Hvitserkur sahiline gittik ve gerçekten değdi. Bir sürü fok suyun içinde ya da karşı kıyıda sahilde yatıyorlardı ve etkileşime girip hafif yakınınıza da geliyorlardı. Mükemmellerdi.
Park alanında sağ tarafta fok resmi gözüken tabeladan 500 m aşağı indiğinizde hepsini görmeye başlıyorsunuz. Sonrasında otele doğru yaklaşık 3 saatimiz var ve o sırada çitlerin arkasında atları gördük ve azıcık sevme işleminin ardından tekrar yollara düşüp sonrasında otele varıyoruz.
Bugün Kirkjufell Guesthouse'da konaklıyoruz. Rüzgarı tarif etmem imkansız, bagajı açmamızla tüm bavul dışındaki tişörtler arabadan uçtu, zor topladık. Sonrasında yine makarna, ton balığı ve çorba menümüzle, aşırı güzel bir manzara eşliğinde karnımızı doyurup günü kapatıyoruz.
9.Gün - 26 Mayıs 2024
Kirkjufell Guesthouse’tan çıkıyoruz ama artık elimizde peynir ekmek kalmadığından, direkt yollara dökülüyoruz. Kahve ve sıcak su stoğumuzu yapıp, bir süre arabayla yol aldıktan sonra bir view pointte hazır domates çorbası keyfi yapıyoruz. Ardından Svöðufoss şelalesine gittik, güzeldi ancak kesinlikle görülmeli demem. Onun ardından uçak enkazını da göremedik, bunu görelim bari diyip gemi wrack'i ziyaret ediyoruz. Bir sürü fotoğraf ve video çekip merakımızı giderip ayrılıyoruz. Sonrasında Saxhóll kraterine uğruyoruz, çok mükemmel manzaralar değil ama yine de uçsuz bucaksız bir hiçlikte yalnızca doğayı gördüğünüz bir 360 derece deneyim, yine farklı ve çok küçük hissettiriyor.
Ardından birkaç farklı view pointte duruyoruz ve bir tane de yarığın olduğu yere gidiyoruz. Biraz tırmanıyoruz ve manzaranın keyfini çıkarıyoruz. Daha sonrasında farklı bir seal beach'e gidiyoruz. Burada park ücreti 750 ISK. İleriki sahillerde fok sürüleri daha yoğunlukluydu ancak çok uzaklardı yanlarına ulaşamıyorduk. Biz 3 tane fokun yanına yaklaşabildik (belirli dönemlere göre kaç metre yaklaşmanız gerektiği girişteki tabelalarda yazıyor, bunlara dikkat ederek ilerledik biz), sanırım bu 3 lü fok grubu bir aileydi. Ebeveynleri güneşin keyfini çıkarırken bebek fok bir türlü yerinde durmuyordu. Burada bir bank bulduk ve makarna, tatlı, yoğurt keyfi yaptık. Sıcak sularımız kalmadığından çay keyfi başka zamana kaldı. Ardından Reykjavik'e doğru ilerledik.
Reykjavik'e vardığımızda artık yorgunluk, açlık, tatilin bitişinin doyum noktası her duygu bir arada yaşanıyor ve fast food dükkanı arayışımız başlıyor. Merkeze yakın bir bölgede bir KFC bulup gidiyoruz. Uzun zamandır yemediğimiz bu yağlı zararlı öğün bizi mutlu ediyor.
Ardından ilk gece kaldığımız havalimanına yakın olan Blue Vikings Guesthouse’a varıyoruz ve yarınki uçuş için dağılmış tüm valizleri, poşetleri, çantaları toparlamaya başlıyoruz.
Kapanış-Veda
9 günlük muhteşem bir geziydi. Gördüğümüz manzaralar ve hayvanlarla etkileşim anları, İzlanda'ya tekrar tekrar gelmeyi gerçekten hak ettiriyor. Yukarıda da belirttiğim gibi, buraya 151 noktadan oluşan Iceland ToDo List İzlanda Gezi Haritası’nı ekliyorum.
Bu haritadaki her noktaya gitmedik; bazılarını sadece haritayı incelerken etkileyici bulduğum için ekledim, bazılarının ise başka gezi yazılarında dikkatimi çeken yerler olduğunu belirtmeliyim. Ben gezerken, bulunduğumuz konuma yakın olan ve ilgimi çeken yerleri keşfetmeyi seviyorum. Bu yüzden bu haritanın da sizin işinize yarayacağını umuyorum.
Bir sonraki gezi yazısında görüşmek üzere!