Endülüs’te 4 Gün: Malaga, Seville ve Granada
Selamlar herkese! Bu sefer 4 günlük Endülüs gezisinden notlarla karşınızdayım. Yaptığımız bazı hataları, şanslarımızı ve şansızlıklarımızı aralara serpiştireceğim. Gezi, 9 Ekim 2024 gecesinden 13 Ekim 2024 gecesine kadar, yani tam 4 günü kapsıyor. Bu süre zarfında Malaga, Seville ve Granada’yı gezme fırsatımız oldu. Gelin, detaylara geçelim. Bu gezide 3 kişiydik, araba kiraladık ve kaldığımız otelleri ulaşacağımız noktalara yakın olacak şekilde o gün içerisinde ayarladık.
Otel Bilgileri
Yine altımızda araba olan bir gezi olduğu için, fiyat performans olması açısından genellikle şehir merkezi dışındaki yerlerde kalmaya çalıştık ve her gün otele gitmeden belki de 3-4 saat öncesinden ayarladığımız için bazı oteller normal fiyatından çok daha uygun bir fiyata geldi.
1.gece - 9 Ekim 2024 - Hostal La Palmera - Malaga sahile yakın bir oteldi.Fiyat-performans açısından iyi, temiz bir oteldi. Tek sıkıntı, banyo kapısını yağlamak akıllarına gelmemiş sanırım, biri tuvalete girdiğinde tüm oda inliyordu 😆 (Gecelik - 75 Euro)
2.gece - 10 Ekim 2024 - Vahadda House - Sevilla şehir merkezine 20-25 dakika mesafede, evden otele dönüştürülmüş bir yer. Genel olarak güzeldi ancak burada da tuvalet kapısının gıcırtı problemi vardı, sanırım İspanya bu sorunu çözmekte zorlanıyor 🤦♀️. Sabah baktığımızda fiyat 120 Euro idi, ancak günün sonlarına doğru rezervasyon yaptığımız için fiyat yarı yarıya inmişti. (Gecelik - 60 Euro)
3.gece - 11 Ekim 2024 - Caserio de Iznajar - Sevilla ile Granada arasında, Granada'ya 1 saat mesafede Iznajar baraj gölünün yanında, güzel manzaralı bir otel. Burası da temizdi ve kahvaltı dahildi. Kahvaltısı da lezzetli ve güzeldi. (Gecelik - 89 Euro)
4.gece - 12 Ekim 2024 - Hotel Rural Fuente La Teja - Alhambra'ya 40 dakika mesafede, Belçikalı bir çift tarafından işletilen bir otel. Bayağı tepelere tırmanarak ulaşıyorsunuz ve telefon hatları çekmiyordu. Kahvaltı dahil hizmet veriyorlar ve her yerden uzak olduğu için kendi yaptıkları akşam yemeği hizmeti de mevcut. (Gecelik - 97 Euro)
Yeme, İçme ve Restaurant Bilgileri
- Malaga - Blooming Cafe - Kahvaltı, kahve
- Ronda kasabası (Malaga) - El Lechuguita - Tapas
- Sevilla - Santagloria Coffee & Bakery - Atıştırmalık, tatlı, kahve
- Sevilla - 100 Montaditos - Sandviç tapas
- Granada - McDonalds 😆 - FriendsBox sevdasına hamburger menüleri
- Granada - Sabor a Espana - Şekerleme
- Granada - La tarta de la madre de Cris - Cheesecake, tart
- Malaga - Casa Lola - Tapas
1.Gün - 10 Ekim 2024
9 Ekim akşam 10'da Barselona'dan Malaga'ya uçtuk. Arabayı RecordGo üzerinden kiralamıştık. Kiraladığımız arabayı önce var sonra da bakımlar sebebiyle yok şu anda diyerek vermeyip başka bir araba teslim ettiler ☹️. Ardından ilk gece Malaga'da kalacağımız Hostal La Palmera'ya geçtik. Fiyat performans uygun bir oteldi (tuvalet kapısı gıcırtısını engellemek bu kadar kolayken buna neden bir çözüm bulamamışlar bilmiyorum). Sabah hemen yürüme mesafesindeki Blooming Cafe'ye gittik ve güzel bir kahvaltı yaptık. Gerçekten yiyecekler lezzetli ve güzeldi.
Kahvaltı sonrası biraz sahilde vakit geçirdikten sonra, bugün için asıl planımız olan Caminito del Rey kanyonuna doğru yola çıktık. Ve yoldayken bilet bakmaya başladım, hiçbir zaman bir doğa yeri biletinin biteceğini kestirmezdim ancak bütün bilet tipleri tükenmiş gözüküyordu. Aşırı moralimiz bozuldu ama yine de şansımızı deneyelim dedik. Arabayı ilgili girişin öncesinde bir otoparka park ettik, 2 Euro park ücreti vardı ve ana girişe 1.5 km kadar yürümek gerekiyordu.
Kuzey girişine gittiğimizde rehberli turun(normal kendi başınıza gezdiğiniz tur 10 Euro iken, rehberli tur 18 Euro) biletlerinin satışta olduğunu söylediler ve tabii ki çok mutlu olduk. (Tatsız olarak yorumladığım ve hiç etik bulmadığım bir konudan bahsetmek istiyorum: bilet için ayrı bir sırada bekledik, ödeme kısmına geldiğimizde kredi kartıyla ödeyemeceğimizi söylediler ancak yanımızda nakit yoktu ve para çekilebilecek bir yer de yoktu, beklememizi istediler, o sırada nakiti olan kişilere biletleri sattılar sıranın en önündeyken en arkasına düşmüş olduk. Ardından artık nakit ödeme yapabilecek kimse kalmadığında kadın masanın altındaki pos cihazını çıkarıp kredi kartından ödemeleri almaya başladı 👎.)
Caminito Del Rey tek yönlü gezilebilen bir kanyon, adres kuzey girişi işaret ediyor, eğer önceden site üzerinden bilet aldıysanız, belirtilen saatten bağımsız olarak giriş yapabiliyorsunuz gibi gördük. 18 Euro'luk rehberli tur almamıza rağmen, gruptan bağımsız gezmek istediğimizi belirttik, çünkü grupla hareket etmek bizim için zor olacaktı. Girişte size bir kask veriliyor ve kanyonu keşfetmeye başlıyorsunuz. Yürüyüş sırasında bazı noktalarda yükseklik ve manzaradan dolayı gerçekten heyecanlanıyorsunuz.
Genel olarak kanyon harikaydı ve çok keyif aldım, kesinlikle görmelisiniz. Daha önce de belirttiğim gibi, kanyon tek yönlü ve güney girişinde sona eriyor. Kuzeyde bıraktığınız aracınıza dönmek için her 15 dakikada bir otobüs kalkıyor; kişi başı 2,5 Euro ödeyerek geri dönebiliyorsunuz. Otoparka geri dönüşümüzle birlikte tüm gezimiz yaklaşık 2,5-3 saat sürdü.
Bir sonraki durağımız Ronda kasabasıydı. Malaga'ya bağlı olan Ronda, etkileyici doğa manzaraları ve tarihi köprüleriyle ünlü, dik yamaçlar üzerine kurulu bir kasaba. El Tajo Boğazı üzerinde yer alan muhteşem Puente Nuevo (Yeni Köprü), kasabanın sembolü haline gelmiş ve biz de bu köprüye hayran kaldık. Köprüyü her açıdan görebileceğimiz şekilde etrafında dolaştık. Sokaklar gerçekten çok güzeldi; etrafı keşfederek ve köprünün harika manzaralarının tadını çıkararak günü tamamladık.
Sonrasında, oldukça popüler bir tapasçı olan El Lechuguita'ya gittik. Burası oldukça küçük ve zor da olsa sıraya girerek yer bulabildik. Fiyatlar oldukça makul, yiyecekler ise gayet lezzetliydi. Size, menüdeki ürünlerin yer aldığı bir kağıt veriliyor ve istediğiniz ürünlerden kaç tane sipariş edeceğinizi işaretleyerek içeri teslim ediyorsunuz. Ardından, enfes tapasların gelmesini bekliyorsunuz. Menüye şimdiden bakmak isterseniz diye buraya bırakıyorum. Ve önerimiz kesinlikle ve kesinlikle menüdeki 5 numara Carrillera'yı denemelisiniz, gerçekten çok lezzetliydi.
Sonrasında ise Seville yakınında tuttuğumuz Vahadda House'a gitmek için yollara düştük.
2.Gün - 11 Ekim 2024
Sabah hafif bir yorgunlukla kalktık, bu yüzden güne biraz yavaş başlamaya karar verdik. Sevilla merkeze gittik ve şehirlerde gezerken park yeri bulmanın zor olabiliyor, bu sebeple merkeze yakın bir park yeri bulup arabamızı oraya park ettik. Ardından hemen yanında bulunan Santagloria Coffee & Bakery'e gittik. Burada birer somon sandviç ve ardından tatlı yiyerek kendimize geldik. Sonrasında Sevilla sokaklarını keşfetmeye başladık. Geziye son anda gitmeye karar verdiğimiz için maalesef tüm ünlü mekanların biletleri tükenmişti; Alcazar için de aynı durum söz konusuydu. Bu nedenle etrafı gezmeye devam ettik. (Not: Online biletler tükense de sabah erken saatlerde geldiğinizde bilet satışı olabileceği bilgisini verdiler. Biz şehirden ayrılacağımız için bunu deneyimleyemedik ama böyle bir durumda bilginiz olsun.). Sevilla üniversitesi'nin içerisine girdik ve mimari yapısına, koridorlarına bayıldık. Normalde belli bir yerden sonra öğrenciler dışında girilmesi yasakmış, ancak biz bu notu sonradan fark ettik. Neyse ki, görünüşümüzle öğrenci gibi olduğumuz için pek fark edilmediğimizi umuyoruz. 😸
Ardından Sevilla Katedrali'nin de bulunduğu güzel sokaklarda yürüyüp gezinmeye başladık. Sonrasında önerilerden bulduğumuz çok güzel bir dondurmacıya Heladeria Bolas'a gittik. Baya çeşitli ve güzel dondurmalar vardı. Sonrasında Setas de Sevilla/Metropol Parasol'a gittik. Burası modern mimarisiyle dikkat çeken, ahşap malzemeden yapılmış devasa bir yapı ve dünyanın en büyük ahşap yapısı olarak biliniyormuş. Üstüne çıkılabilen yapının bilet fiyatı 15 Euroydu; ancak ekibin fiyat-performans kriterlerine uymadığı için biz de altında oturup dondurmalarımızın keyfini çıkardık.
Sokaklarda yürüyüşümüze devam ederken nehrin kenarına doğru geldik ve bu sırada biraz yağmur yağmaya başladı. El Arenal üzerinde bulunan nehrin kenarındaki küçük kule, The Golden Tower'dan nehrin manzarasını izledik.
Daha sonrasında Plaza de Espanya'ya geçiş yaptık. Burası 1929 İbero-Amerikan Fuarı için inşa edilmiş ve İspanyol Rönesans ile Barok mimarisini birleştiren, kanalları ve seramik süslemeleriyle ünlü görkemli bir meydan.
Burada biraz vakit geçirip bir sonraki otelimizi seçtik ve sonrasında bir sürü küçük sandviç tapas yapan 100 Montaditos'a gittik. Burası direkt Sevilla Üniversitesi'nin karşısında yer alıyor. Başka şubeleri de var ama sandviçleri yerken, öğrenciler için ne kadar harika bir seçenek olduğunu düşünmeden edemedik 😆. Acıkmıştık ve bir sürü sandviç sipariş verdik sanıyorum diğer sipariş rutinlerine göre biraz fazla geldiğinden hafif gülümsemelerle karşılaştık.Sandviçler arasında lezzetli olanlar da vardı, orta şeker kıvamında olanlar da. Ancak burası kesinlikle fiyat-performans açısından önerdiğimiz bir yer.
Ardından Seville ve Garanada arasında yer alan Caserío de Iznájar Hotel'ine ulaşmak için yola çıktık.
3.Gün - 12 Ekim 2024
Caserío de Iznájar Hotel'i, Iznájar baraj gölünün yanına yapılmış, güzel bir manzaraya sahip. Sabah kahvaltı dahil olduğundan burada güzelce kahvaltımızı yaptık ve ardından Granada'ya doğru yola koyulduk.
Alhambra Sarayı'nın biletleri 6 hafta önceden tükendiğinden biletleri alamamıştık ancak yine de önüne gidip şansımızı denemek istiyorduk. Arabayı bu saray alanına ait otoparka park ettikten sonra ana girişte bilet durumunu sorduk, ancak biletlerin sadece online olarak satıldığını öğrendik. Orada da en yakın bilet 20 Kasım 2024 için mevcuttu. Bu nedenle içimizde bir buruklukla, sarayın içinden dışarıya bakan insanlara hüzünle bakarak sarayın oradan şehir merkezine doğru yürümeye başladık.
Genel blogları okurken, saray ile merkez arasının uzak olduğu fikri hepimizin aklında kalmıştı. Ancak sarayın oradan aşağı doğru yürüdükçe, bir anda şehir merkezine geldiğimizi fark ettiğimizde hepimiz güldük ve şaşırdık. Yürüme mesafesinde olmaz gibi bir yanılgıya düşmüştük, ama kısa bir yürüyüşle buraya ulaşmıştık. Karnımız yavaş yavaş acıkmaya başlayınca, McDonald's'tan bir menü aklımızı çeldi ve oraya doğru yöneldik. Friends karakterlerinin yer aldığı FriendsBox menüsünden sipariş vermek istiyorduk. Ben Monica’yı, Hakan ve Ozan ise Phoebe’yi seçeceklerdi. Menüyü almadan önce oyuncak var mı diye sorduk ve var cevabı almıştık ancak doğru soruyu soramamıştık, ellerinde yalnızca Ross kalmıştı ve hepimizin birer Ross oyuncağı olmuş oldu yapacak bir şey yoktu 😅.
Yemek süresince ve biraz öncesinde, sürekli olarak Alhambra Sarayı için yarına bilet alıp alamayacağımızı kontrol etmek için üçümüz de siteyi yeniliyorduk. Sonunda büyük bir çaba sonucunda saat 10:30 slotunda 3 kişilik bir boşluk bulduk ve Ozan biletleri aldı (kendisiyle gurur duyuyoruz, buradan bir kez daha tebriklerimizi iletiyoruz, emeklerine sağlık! 😄). Bu başarıyla birlikte aşırı mutlu ve huzurlu bir moda büründük.
Yemeğin ardından sokaklarda yürümeye devam ettik ve farklı grupların Güney Amerika bayraklarını taşıyarak düzenlediği eğlencelere denk geldik. 12 Ekim’de İspanya, ülkenin en önemli bayramlarından biri olan Ulusal Günü (Hispanidad) kutluyor; bu gün, İspanyolca konuşulan dünyanın birliğini ve zengin kültürel mirasını simgeliyor. Bu ulusal bayramın kutlamalarına rastlamıştık.
Yine ara ara yağmur yağmaya başladı ve yorulduğumuz için arabaya doğru dönüşe geçtik. Dönüş yolunda çok güzel bir tartçıya ve şekerciye uğradık. Farklı konseptli çok güzel şekerlemeler bulabileceğiniz bir yer burası: Sabor a Espana, 3-4 farklı yerde şubeleri var. Biz şeker kaplı üzümlerini denedik; şekerli şeyleri seven biri olarak, gerçekten çok beğendim.
Bunun öncesinde ise, küçük bir dükkanın önünde sırada bekleyen insanları görünce ve cheesecake olduğunu fark edince biz de beklemeye karar verdik. Mekanın adı La tarta de la madre de Cris; burası aslında bir tartçı ve içeride sadece satış tezgahları var. Pastaları küçük kutularda teslim ediyorlar. Baileys ve fıstıklı cheesecake ile hindistan cevizli tart aldık. Hepsi de birbirinden güzeldi gerçekten.
Arabaya ulaştıktan sonra bizi bekleyen bir otel seçimi süreci vardı bunun için de yol üstünde bir seyir tepesi olan Mirador del Barranco del Abogado'de manzara eşliğinde otelimizi seçtik.
Şehir merkezinden uzakta olan Fuente La Teja, Hotel/Casa Rural'ı seçtik, burası Belçikalı bir çift tarafından işletilen güzel bir otel. Bölge direk dağlık arazinin yanında ve telefonlar falan çekmiyor ve kötü otel wifi ile baş başasınız ona göre. Otelin arka tarafında bulunan masa tenisi ve dart eğlence alanında takıldık ve sonra yemeğe geçtik. Yemekler, işletmeci çift tarafından hazırlanıyordu. Çorba, bizim kültürümüzde önemli bir yere sahipken, İspanya'da yalnızca soğuk çorba olan Gazpacho mevcut. Bu nedenle menüde çorba bölümünü görünce şaşırdık ve sorduk. Onlar da Belçika'da bu çorbayı sıkça tükettiklerini belirttiler ve soğan çorbasını önerdiler. Gerçekten de yediğim en güzel çorbalardan biriydi.
4.Gün - 13 Ekim 2024
Sabah erkenden uyanıp otelde kahvaltı yaptıktan sonra Alhambra Sarayı'na doğru yola çıktık. Sarayı yaklaşık 3-4 saatte gezdik. Alhambra’da gezerken peyzajın ne kadar özenle hazırlandığını fark ettim; bahçeleri gerçekten büyüleyici ve duvarlardaki ince işçilik, her bir detayın büyük bir emekle işlendiğini hissettiriyor.
Gerçekten güzel bir saraydı, ancak linç yememek için itiraf etmeliyim ki, belki de bu kadar emek harcayıp bileti zorla bulduğumuz için beklentimi yükseltmiştim. Sonuç olarak, beklentimi karşılayamadı ve beklediğimden daha az etkileyici bir yerdi. Hepimiz, biraz şaşkınlık ve hayal kırıklığı ile saray gezisini tamamladık.
Ardından Malaga'ya doğru yola çıktık. İlk olarak Nerja'ya geçtik; burası bir sahil kasabası. Playa Burriana'ya 10 dakikalık mesafede bulunan ücretsiz bir park alanına arabayı park ettik ve sahilde yürüyüş yapıp bir süre denizi izledik.
Sonrasında Malaga şehir merkezine geçtik. Acıkmıştık ve elimizde iki öneri mekan vardı: El Pimpi ve Casa Lola. Biz Casa Lola’yı seçtik ve buradan aşırı memnun kaldık. Burası da bir tapas mekanıydı; porsiyonlar büyüktü ve sipariş verdiğimiz her şeyden oldukça memnun kaldık.
Ardından Malaga sokaklarında yürüyüş yaptık ve biraz da sahilde vakit geçirdikten sonra havalimanının yolunu tuttuk.
Gece, 1.5 saatlik bir rötar ile Barcelona’da olduk. Böylece keyifli ve eğlenceli bir gezinin daha sonuna gelmiş olduk.